Kahvenin Tarihi Yolculuğu...

02:59 Unknown 0 Comments


Kahve laboratuvarına geçmeden kahvenin tarihini koklamak fena fikir sayılmaz diye düşünerek, sizleri sıkmadan bir kaç bilgi paylaşayım dedim.

Günümüzde kahve eşsiz lezzeti ve dillere destan kokusu ile tüm Dünya'ya yayılmış, kendini sevdirmiş bir içeçek haline gelmiştir. Çoğu yerde kolaylıkla bulabildiğimiz kahvenin tarihi bilinenin aksine çok eskilere dayanmaktadır.

Etiyopya, yani eski adıyla Habeşistan, dağlarında hala aşılanmamış, doğal ve yabani haliyle yetişen kahve ağaçları barındırdığı için kahvenin anavatanı olarak kabul edilmekte. Bir çok kahve uzmanı da, kahvenin yolculuğunun 575 ile 850 yılları arasında Etiyopya'da başladığı görüşünde hemfikir. Kahve ağacının ilk bulunduğu yer olan Etiyopya'nın Kaffa yöresinin Arapça karşılığı "Qahwah"dır.

Kahve Nasıl Keşfedildi?

Evlerimizde içtiğimiz gibi bir fincan kahvenin ilk olarak kim tarafından nerede ve ne şekilde hazırlandığı hala bilinmemekle birlikte, dilden dile yayılan bir kaç efsane günümüze kadar gelmiştir. Bazı efsanelerde uyarıcı etkisi olan, koyu renkli ve acı bir içecekten söz edilse de, bu içeceğin kahve olup olmadığı bilinmemekte. Ancak kahvenin yolculuğunun Etiyopya'dan başlayıp Mısır'a ve Antik Yunanistan'a, oradan da güneye inerek Arap Yarımadası'na yayıldığı kaynaklarda yer almakta.

Efsaneler Bizlere Neler Anlatıyor? 

Bir efsaneye göre ilk olarak kahve ile tanışmamıza vesile olan kişi Kaldi adında bir keçi çobanı. Rivayete göre Kaldi, keçilerin bir ağacın meyvesini yedikten sonra daha hareketli ve neşeli olduğunu görür. Üstelik keçiler geceleri de pek uyumak istemezler. Nedenini merak eden Kaldi, Keçilerin çalılıkların arasındaki kırmızı meyveleri yediğini görür ve kendi de tadına bakmak için bir miktar bu meyvelerden toplar. Meyveyi yediğinde kendisini daha güçlü ve dinç hissettiğini fart eden Kaldi, bu
sırada yanından geçen bir keşişe keçilerden ve yediği meyveden bahseder. Bunun üzerine keşiş bu bitkiyi görmek ister ve meyvelerin etkisini anlayabilmek için bir miktar meyveyi toz haline getirerek suya döker. Bu efsaneye göre bir fincan kahvenin ilk olarak bu şekilde içildiği düşünülmekte. Ancak kahve nasıl olduysa kavrulur ve suya katıldığında içeceğin etkisi daha da artarak keşişi uyanık tutmaya yarar. Keşiş kahveyi uzun süren duaları sırasında uyanık kalmasına yardımcı olacağını düşünerek  manastırına götürür. Kahve daha sonra manastırlar arasında yayılır ve insanlar tarafından git gide daha da arzulanır hale gelir. Kahvenin insanlar üzerindeki etkileri, cennetten melekler tarafından inananlara getirilen kutsal bir hediye olduğu görüşünü ortaya çıkarır. Ancak bu efsane Arap kahve geleneğinde ya da efsanelerinde yer almaz. Dolayısıyla bu efsanenin Avrupa kaynaklı olduğu düşünülmekte.

Arapların kahve ile ilgili yaygın olarak bilinen efsanesi, baş melek Cebrail'in (Hz.) Muhammed'e güç ve dayanıklılık vermesi için kahveyi sunduğu şeklindedir.

Diğer bir Arap efsanesine göre, Şeyh Ömer'in 1258'lerde Moha limanı şehrine girmesi yasaktır. Şeyh Ömer de gezileri sırasında çeşitli meyveler toplamış ve bunları suda kaynatmıştır. Kaynatıp içtiği meyvelerden biri ona güç verir ve bu meyvenin hikayesi Moha limanındaki cüzzamlı koloniye kadar yayılır. Kahve cüzzamlılara ilaç olur ve efsanenin sonunda Şeyh Ömer, Moha limanına kahraman olarak döner...

Kahvenin keşfinin ne şekilde olduğu kesin olarak bilinmese de, tadı muazzam bir hızla tüm dünyaya yayılmış ve çeşitlenmiştir.

Şimdilerde her damak tadına göre şekillenebilen aromasıyla benzersiz tatlara dönüşebilen kahve, günlük hayatın vazgeçilmezleri arasında yerini aldı.


Kahve laboratuvarında çeşitli kahve lezzetleri ile terkardan bir araya gelmek üzere..

0 yorum: