Kansersiz Yaşam Derneği

03:08 Unknown 0 Comments


Kanser hastası olun ya da olmayın, çevrenizde kanser hastası olsun ya da olmasın, herkesin "kanser"le bir tanışıklığı vardır. Duyduklarımız, gördüklerimiz, bildiklerimiz ya da bildiğimizi zannettiklerimiz...
Günümüzde herkesin bu hastalıkla tanışması ve bir şekilde hayatımıza girebileceğini düşünerek tedbir alması gerekiyor. Ancak kansersiz bir yaşamın mümkün olabileceğine inanan ve bu hastalıkla hiç tanışmamanız için sizi bilgilendirebilecek ve destek olabilecek bir dernek var.
"Kansersiz Yaşam Derneği"  küçükten büyüğe kanser farkındalığı yaratmak için kurulmuş bir dernek. 

 Web sitesini ziyaret edip merak ettiğiniz konularda bilgi alabilirsiniz. Aynı zamanda web sitesine girip gönüllü çalışmalara katılmak için gönül üyesi olabilirsiniz. Siteye girip aşağıdaki formu doldurarak size uygun günlerde ve saatlerde, yine size uygun olan bir faaliyette yardımda bulunabilirsiniz.

Kansersiz Yaşam Derneği internet sitesi
http://www.kayd.org.tr/tr/anasayfa




Kansersiz Yaşam Derneği'nin başlattığı, kemoterapi gören kanser hastası çocuklar için bere örme kampanyasından benim de daha yeni haberim oldu sayılır. Atkı örmeyi sevdiğimi bilen bir arkadaşım bana facebook üzerinden bir link yolladı. Ben de bu şekilde konu ile ilgili bilgi edinmiş oldum.

Teşekkürler Yasemin Önder!


Daha önce hiç şapka örmemiş olan ben, yine bir arkadaşım sayesinde basit bir teknikle şapka örmeyi öğrendim. Bir kaç denemeden sonra adam akıllı bir şapka örmeyi başardım. Ancak ördüğüm ip bebek ipi olmadığından bu şapkayı kardeşime hediye ettim. Sizlerle de resmini paylaşıyorum. Çocuklar için örmek istediğiniz şapkaların ipleri sentetik içermemeli ve yün olmamalı. Bebek ipi veya bambu ipiyle örebilirsiniz.

Şapka örmeyi öğrettiğin için teşekkürler Defne Durna!



0 yorum:

Barınız için vazgeçilmezler...

10:49 Unknown 0 Comments




 1. Çöp Kutusu: Mümkünse misafirlerinizin görmemesi ve hijyeni sağlamak için masanın altında bulundurulmalıdır. 2. Buz Kovası: Plastik ve metal çeşitleri de bulunan buz kovalarının boyut olarak büyük olanını kendi tezgahınızda bulundurabilir, küçük olanları da serviste misafirlerinize sunabilirsiniz. 3. Buz Maşası: Buz servisi için kullanılmak üzere barınızda bulundurmalısınız. 4. Buz Küreği: Farklı boyları bulunan buz küreğinin kendiniz için uygun olanını alıp shakerınıza buz doldurmak için kullanabilirsiniz. 5. Strainer (Kokteyl Süzgeci): Hazırlanan karşımların bardağa süzülmesinde kullanılır. Hazırladığınız kokteylin kabı ile birlikte strainerı tutarak karışımı bardağa süzebilirsiniz. 6. Shaker: Malzemelerin karışımında çalkalamak için kullanılan bardak formunda kaptır. 7. Mixing Spoon/ Bar Spoon (Kokteyl Karıştırma Kaşığı): Uzun burma saplı ve yaklaşık olarak 2 cl ölçüsünde ve yaklaşık 25 cm uzunluğunda bir bar kaşığıdır. 8. Mixer: Çok hızlı karıştırılması gereken içkilerde, talaş buz ile hazırladığınız içeceklerin karıştırılmasında kullanılır. 9. Dash Bottle (Damlalık): Hazırlayacağınız içeceklerde az miktarda kullanılan maddelerin bulunduğu küçük yuvarlak şişeye Dash Bottle denir. Dash Bottle ağzı ortasından küçük ve ince bir metal boru bulunan mantarlarla kapatılır. Şişe baş aşağı çevrilir ve yeteri kadar silkeleyerek içindeki sıvı kaba aktarılır. Damlalıktan bir silkeleyişte akan sıvı miktarına "dash" denir. 10. Ölçü Kapları ( Jigger): İçki miktarını ölçmek için kullanılır. Jigger daha çok Amerika'da kullanılan bir ölçü kabıdır. Birbirine yapıştırılmış iki bardak şeklinde olan jiggerın bir tarafı tam diğer tarafı yarımdır. Küçük tarafı 2cl, büyük tarafı ise 4 cl sıvı alabilmektedir. Standart ölçüleri 4-2 cl'dir. 11. Tirbuşon: Mantar ve metal kapaklı şişeleri açmak için kullanılan gereçtir.



0 yorum:

Çocuklar Sayı Değildir !

00:58 Unknown 0 Comments



 İstanbul Bilgi Üniversitesi ÇOÇA-Çocuk Çalışmaları Birimi'nin 2015 yılında Kağıthane Mehmet Akif Ersoy Ortaokulundaki Suriyeli çocuklarla yaptığı belgeseli daha yeni izleme fırsatım oldu. Sosyal medya üzerinden rastladığım bu belgeseli paylaşmakta yarar görüyorum.

"İstanbul'da bir devlet okulunda eğitim gören Suriyeli çocuklar, savaşın hayatlarını nasıl değiştirdiğini, dilini bilmeden geldikleri bu yeni ülkede hem okulda hem gündelik yaşamda karşılaştıkları sorunları ve hayal ve özlemlerini anlatıyor."


Bu belgeselde de kamera karşısına İstanbul'da Suriyeli mültecilerin açtığı, Beytü'l Makdis Geçici Eğitim Merkezi'nde çalışan öğretmenler geçiyor ve öğrencilerin eğitim sorunlarını içtenlikle anlatıyorlar.




Her iki belgesel için bol farkındalıklı seyirler diliyorum...

0 yorum:

Felsefenin Kısa Tarihi

01:35 Unknown 0 Comments

Nigel Warburton'un kaleme aldığı, Sokrates'ten başlayıp Peter Singer'e uzanan, felsefeyi eğlenceli hikayelerle destekleyerek anlatan bu kitabı felsefe meraklılarına şiddetle öneriyorum. Hatta "felsefeyi merak ediyorum ancak okurken çok ağır geliyor" diyenler için çok uygun bir kitap.

"Sophie'nin Dünyası",  "Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer", "Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider", "Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu" kitapları da hatrımda olan ve ilginizi çekebilecek kitaplar arasında.

Arthur Schopenhauer okuduktan sonra bu tarz kitaplara küsen biri olarak, yeni bir başlangıç yapmak için aldığım bu kitabı zevkle okudum. Beni etkileyen cümleleri bir kenara not ettim. Sizler için bir kısmını paylaşıyorum. Geri kalanlar kitabın içinde bir yerlerde ve sizin onları okumanızı bekliyor !


"Yaşam ancak ne yaptığınızı düşünürseniz yaşanmaya değer."

"Doğru zamanda doğru duyguları hissetmeniz gerekir, bunlar da sizi doğru davranmaya götürür."

"Hakikati keşfetmenin bir yolu yoksa, endişeye de mahal yoktur."

"Hiçbir şeyin önemli olmadığının farkına varın. Böylece hiçbir şey, ruh halinizi yani iç huzurunuzu bozmayacaktır."

"Arzularınız basitse, onları tatmin etmek kolaylaşır ve ilgilendiğiniz şeylerden keyif almak için zamanınız ve enerjiniz olur."

"Doğumumuzdan önceki onca bin yıl boyunca var olmamakla ilgili endişemiz yoktur. Fakat bu doğruysa, o zaman ölümden sonra var olmayacağımız tüm o sonsuz zamanı neden bu kadar çok düşünüyoruz."

"Başımıza gelen şey çoğu zaman kontrolümüz dışında olsa da, ona ilişkin tutumumuz kontrolümüz dahilindedir."





0 yorum:

Dinle Küçük Adam !

00:35 Unknown 0 Comments


"Binlerce yılın bakış açısından 
görebiliyorum seni, 
binlerce yıl geçmişten
ve binlerce yıl gelecekten
bakıyorum sana.
Kendinden korma duygundan
kurtulmanı istiyorum. 
Daha mutlu 
ve daha insana yaraşır 
bir yaşam sürmeni istiyorum. 
Kasılmış bir beden yerine, 
canlı, yaşayan
bir bedenin olsun istiyorum;
çocuklarından nefret etmek yerine 
onları sevmeni,
karına, 
"evlilik gereği"
işkence yapmak yerine 
onu 
mutlu etmeni istiyorum"
Wilhelm Reich 

Özellikle son zamanlarda okunması gereken kitaplardan biri "Dinle Küçük Adam". Ölü duyguları dirilten, üstü örtülen bir takım kavramları gün ışığına çıkaran ve en önemlisi insana kendisini sorgulatan bir eser.


"Küçük büyük adamlar, seni bir simgeye feda ettiler, sense onları seni yönetecek yerlere getirip koydun."

Durum hala aynı.
insanlar,
amaçlar,
idealler,
açlıkları aynı, hala değişmediler.
Süslü sözler aynı,
vaatleri,
ortaya konulan değerler hala değişmediler !
Savaşlar aynı,
direnişler aynı,
yoksulluğu hala değiştiremediler !
Düşünceler aynı,
icraat aynı,
zihinleri hala değişmediler !

" İşte bu yüzden senden korkuyorum, küçük adam, çok korkuyorum. Çünkü insanlığın geleceği senin ellerinde."

0 yorum:

Damien Rice - Cheers darlin'

01:45 Unknown 0 Comments

İrlandalı şarkıcı Damien Rice, 7 Aralık 1973'te doğdu. Kariyerine 90lı yıllarda rock müzik grubu Juniper ile başlamış, iki albüm çıkardıktan sonra gruptan ayrılıp solo kariyerine başlamıştır. 

Damien Rice'in diğer şarkıları:

9 Crimes, Accidantal Babies, All Dressed Up, Amie, Baby Sister, Back to Beginning, Be My Husband, Boring Afternoon, Bottom Shelf, Canonball, Cheers Darlin', Childish, Coconut Skins, Cold Water, Cross-Eyed Bear, Delicate, Dogs, Don't Explain, Elephant, Eskimo, Everything You're Not Supposed To Be, Face, Green Eyes, Grey Room, Groovin', I Don't Want To Change You, I Remember, Insane, La Professor & La Fille Danse, Lonelily, Lonely Soldier, Love Hurts, Me, Moody Monday, Nine Crimes, Older Chests, Prague, Rootless Tree, Sand, Silent Night, Sleep Don't Weep, The Animals Were Gone, The Blower's Daughter, The Power Of Orange Knickers, The Professor, The Rat Within The Grain, The Weatherman, Then Go, Toffee Pop, Tongue, Unplayed Piano, Volcano, When Doves Cry, Woman Like A Man, Wooden Horse  


0 yorum:

Küçük Prens, Boa Yılanı ve Fil

01:54 Unknown 0 Comments


Farklı yaşlarda tekrar tekrar okunması gereken bir kitap Küçük Prens. Unutulan çocukluğu, saflığı ve hayalleri hatırlatan, bunları yaparken biraz hüzünlendirip biraz umutlandıran, boa yılanının yuttuğu fili göremeyen büyük çocuklara yazılmış bir kitap...

Bu kadar etkileyici şeyler yazan bir yazarı tanımamız gerektiğini düşünüyorum.

 (Küçük Prens ve Exupéry'nin resmi Fransa'da 50 franklık banknotların üzerine basılmış. Sol üst tarafta Boa yılanının yuttuğu fili de görebilirsiniz.)

Kitabın yazarı Antonie de Saint Exupéry, erken yaşta (4 yaşında) babasını kaybettikten sonra ailesi giderek yoksullaşmış. Çoğu çocuğun fırsat bulup yapamadığı bir şeyi yapıp 12 yaşında bir pilotla birlikte ilk uçuşunu gerçekleştirmiş. Pilot olmayı çok istediği halde annesini kıramayıp denizcilik okuluna kaydolmuş.

Küçük Prens kitabını okuyanlar bilir, insanın içinde örtülü kalmış bir takım duyguları uyandıran bir dinamikle yazılmıştır kitap. Belki de Exupéry zamanında çok istediği şeylerden vazgeçmek zorunda kaldığı için bu kadar etkili yazabilmiş ya da hayallerine tutunup onları geri alabildiği için.


Exupéry bir pilottu ve pilot olarak belki de en sevdiği oyuncağının içinde öldü. Görevi nedeniyle Alman ordularının hareketini havadan izlerken 31 Temmuz 1944'te uçağı vurularak Marsilya açıklarında denize düştü. Uçağın enkazı olaydan 56 yıl sonra balıkçılar tarafından bulundu.
Exupéry'nin hayatına şöyle bir göz attığınızda okuduğunuz kitap size daha anlamlı gelecek ve belki de hayatındaki kırılma noktalarını daha net göreceksiniz. 

Küçük Prens'in dediği gibi "Büyüklere her şeyi açıklamak gerekir zaten!"

0 yorum:

Kahvenin Tarihi Yolculuğu...

02:59 Unknown 0 Comments


Kahve laboratuvarına geçmeden kahvenin tarihini koklamak fena fikir sayılmaz diye düşünerek, sizleri sıkmadan bir kaç bilgi paylaşayım dedim.

Günümüzde kahve eşsiz lezzeti ve dillere destan kokusu ile tüm Dünya'ya yayılmış, kendini sevdirmiş bir içeçek haline gelmiştir. Çoğu yerde kolaylıkla bulabildiğimiz kahvenin tarihi bilinenin aksine çok eskilere dayanmaktadır.

Etiyopya, yani eski adıyla Habeşistan, dağlarında hala aşılanmamış, doğal ve yabani haliyle yetişen kahve ağaçları barındırdığı için kahvenin anavatanı olarak kabul edilmekte. Bir çok kahve uzmanı da, kahvenin yolculuğunun 575 ile 850 yılları arasında Etiyopya'da başladığı görüşünde hemfikir. Kahve ağacının ilk bulunduğu yer olan Etiyopya'nın Kaffa yöresinin Arapça karşılığı "Qahwah"dır.

Kahve Nasıl Keşfedildi?

Evlerimizde içtiğimiz gibi bir fincan kahvenin ilk olarak kim tarafından nerede ve ne şekilde hazırlandığı hala bilinmemekle birlikte, dilden dile yayılan bir kaç efsane günümüze kadar gelmiştir. Bazı efsanelerde uyarıcı etkisi olan, koyu renkli ve acı bir içecekten söz edilse de, bu içeceğin kahve olup olmadığı bilinmemekte. Ancak kahvenin yolculuğunun Etiyopya'dan başlayıp Mısır'a ve Antik Yunanistan'a, oradan da güneye inerek Arap Yarımadası'na yayıldığı kaynaklarda yer almakta.

Efsaneler Bizlere Neler Anlatıyor? 

Bir efsaneye göre ilk olarak kahve ile tanışmamıza vesile olan kişi Kaldi adında bir keçi çobanı. Rivayete göre Kaldi, keçilerin bir ağacın meyvesini yedikten sonra daha hareketli ve neşeli olduğunu görür. Üstelik keçiler geceleri de pek uyumak istemezler. Nedenini merak eden Kaldi, Keçilerin çalılıkların arasındaki kırmızı meyveleri yediğini görür ve kendi de tadına bakmak için bir miktar bu meyvelerden toplar. Meyveyi yediğinde kendisini daha güçlü ve dinç hissettiğini fart eden Kaldi, bu
sırada yanından geçen bir keşişe keçilerden ve yediği meyveden bahseder. Bunun üzerine keşiş bu bitkiyi görmek ister ve meyvelerin etkisini anlayabilmek için bir miktar meyveyi toz haline getirerek suya döker. Bu efsaneye göre bir fincan kahvenin ilk olarak bu şekilde içildiği düşünülmekte. Ancak kahve nasıl olduysa kavrulur ve suya katıldığında içeceğin etkisi daha da artarak keşişi uyanık tutmaya yarar. Keşiş kahveyi uzun süren duaları sırasında uyanık kalmasına yardımcı olacağını düşünerek  manastırına götürür. Kahve daha sonra manastırlar arasında yayılır ve insanlar tarafından git gide daha da arzulanır hale gelir. Kahvenin insanlar üzerindeki etkileri, cennetten melekler tarafından inananlara getirilen kutsal bir hediye olduğu görüşünü ortaya çıkarır. Ancak bu efsane Arap kahve geleneğinde ya da efsanelerinde yer almaz. Dolayısıyla bu efsanenin Avrupa kaynaklı olduğu düşünülmekte.

Arapların kahve ile ilgili yaygın olarak bilinen efsanesi, baş melek Cebrail'in (Hz.) Muhammed'e güç ve dayanıklılık vermesi için kahveyi sunduğu şeklindedir.

Diğer bir Arap efsanesine göre, Şeyh Ömer'in 1258'lerde Moha limanı şehrine girmesi yasaktır. Şeyh Ömer de gezileri sırasında çeşitli meyveler toplamış ve bunları suda kaynatmıştır. Kaynatıp içtiği meyvelerden biri ona güç verir ve bu meyvenin hikayesi Moha limanındaki cüzzamlı koloniye kadar yayılır. Kahve cüzzamlılara ilaç olur ve efsanenin sonunda Şeyh Ömer, Moha limanına kahraman olarak döner...

Kahvenin keşfinin ne şekilde olduğu kesin olarak bilinmese de, tadı muazzam bir hızla tüm dünyaya yayılmış ve çeşitlenmiştir.

Şimdilerde her damak tadına göre şekillenebilen aromasıyla benzersiz tatlara dönüşebilen kahve, günlük hayatın vazgeçilmezleri arasında yerini aldı.


Kahve laboratuvarında çeşitli kahve lezzetleri ile terkardan bir araya gelmek üzere..

0 yorum:

Çöpte Dostoyevski Buldum !

06:37 Unknown 0 Comments



Tesadüf sonucu izlediğim ve beni gerçekten etkileyen bu belgeseli sizlerle de paylaşmak istedim.

Yönetmen : Enis Rıza
Öznesi : Oktay Çetinkaya
Gizli Öznesi : Oktaylar, Metinler, Filizler, Baharlar...

Oktay Çetinkaya 1976 senesinde Adana'da dünyaya gelir. Dört kardeşten biridir ve hayatının büyük bir kısmını "kağıtçılık" yaparak geçirir. Yaşadığı hayatın içinde kağıtçılık onun için kutsaldır ve bu işi severek yapar. Özgürlüğüne düşkündür ve bu sebeple sokaktan ayrılamaz. Çöpte bulduğu kitapları okumaya başladığında ise kısır döngü bozulur. Albert Camus, Kafka ve Dostoyevski'yi tanır, kitaplarını okur. 20 yaşına kadar hiç kitap okumadığını söyleyen Çetinkaya artık sahaftır. Kitaplarla içli dışlı olduğu yıllarda bile kağıtçılığın yeri onun için hep ayrıdır. Nereden geldiğini, arkadaşlarını, dostluklarını unutmaz...



Yaptığı işe gerçekten sahip çıkmasını, işini severek yapmasını ve aidiyet kavramını çok iyi benimsemesini hayranlıkla izledim.

Her insan kendi hayatının kahramanıdır ve her kahraman ruhunda kendine ait eşsiz hikayeler barındırır.

Oktay Çetinkaya bu hikayelerden sadece biri !

Kimine göre başarının, kimine göre azmin, kimine göre "insanlığın" en güzel hikayelerinden seçilmiş bir belgesel. Tüm bunlara ek olarak önyargıların kırılması adına zihinlerin bir köşesinde bulunması gereken bir eser.

Fazla böbürlenmeye gerek yok, ne de olsa "her şeyin sonu çöp!"


0 yorum:

Perili Köşk'te Haftasonu Gezintisi...

02:26 Unknown 0 Comments

 
Baltalimanı Perili Köşk'te yer alan Borusan Contemporary'e gitmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. İçerisinde çeşitli sergi, etkinlik, yeni eserler, mekana özgü yerleştirmeler, eğitici ve eğlenceli aktivitelerin bulunduğu çeşitli programlara ev sahipliği yapan Borusan Contemporary'nin kapıları yetişkinlere ve çocuklara her daim açık ! 

Bünyesinde yer alan aktivitelerin çoğu medya sanatları, ışık, teknoloji, video, yazılım ve benzeri gereçleri kullanan sanatçıları odak noktası almaktadır. 

Etkinlikler Borusan Holding'in Perili Köşk İstanbul'daki ofisinde gerçekleştirilmektedir. 







5-11 yaş arası çocuklar için hazırlanan atölyelerde çocuklar eğlenip öğrenirken, veliler müzeyi rehber eşliğinde gezebilir. 

Çocuklar için atölye ücreti 20 TL olan Borusan Contemporary'de, çocuğunuz atölyedeyken siz de ek ücret ödemeden müzeyi gezebilir, keyifli vakit geçirebilirsiniz. 

Müze gezinizden sonra dinlenmek ve Boğaz manzarasının tadını çıkartmak için Müze Cafe de oturabilir, kitabınızın sayfalarını çevirirken birer kahve yudumlayabilirsiniz... 

Detaylı bilgi için borusancontemporary.com adresini ziyaret edebilir, aktivitelerden haberdar olabilirsiniz. 

Keyifli haftasonları...




 

0 yorum: