Kanser hastası olun ya da olmayın, çevrenizde kanser hastası olsun ya da olmasın, herkesin "kanser"le bir tanışıklığı vardır. Duyduklarımız, gördüklerimiz, bildiklerimiz ya da bildiğimizi zannettiklerimiz...
Günümüzde herkesin bu hastalıkla tanışması ve bir şekilde hayatımıza girebileceğini düşünerek tedbir alması gerekiyor. Ancak kansersiz bir yaşamın mümkün olabileceğine inanan ve bu hastalıkla hiç tanışmamanız için sizi bilgilendirebilecek ve destek olabilecek bir dernek var. "Kansersiz Yaşam Derneği" küçükten büyüğe kanser farkındalığı yaratmak için kurulmuş bir dernek.
Web sitesini ziyaret edip merak ettiğiniz konularda bilgi alabilirsiniz. Aynı zamanda web sitesine girip gönüllü çalışmalara katılmak için gönül üyesi olabilirsiniz. Siteye girip aşağıdaki formu doldurarak size uygun günlerde ve saatlerde, yine size uygun olan bir faaliyette yardımda bulunabilirsiniz. Kansersiz Yaşam Derneği internet sitesi
http://www.kayd.org.tr/tr/anasayfa
Kansersiz Yaşam Derneği'nin başlattığı, kemoterapi gören kanser hastası çocuklar için bere örme kampanyasından benim de daha yeni haberim oldu sayılır. Atkı örmeyi sevdiğimi bilen bir arkadaşım bana facebook üzerinden bir link yolladı. Ben de bu şekilde konu ile ilgili bilgi edinmiş oldum.
Teşekkürler Yasemin Önder!
Daha önce hiç şapka örmemiş olan ben, yine bir arkadaşım sayesinde basit bir teknikle şapka örmeyi öğrendim. Bir kaç denemeden sonra adam akıllı bir şapka örmeyi başardım. Ancak ördüğüm ip bebek ipi olmadığından bu şapkayı kardeşime hediye ettim. Sizlerle de resmini paylaşıyorum. Çocuklar için örmek istediğiniz şapkaların ipleri sentetik içermemeli ve yün olmamalı. Bebek ipi veya bambu ipiyle örebilirsiniz.
Şapka örmeyi öğrettiğin için teşekkürler Defne Durna!
1. Çöp Kutusu: Mümkünse misafirlerinizin görmemesi ve hijyeni sağlamak için masanın altında bulundurulmalıdır. 2. Buz Kovası: Plastik ve metal çeşitleri de bulunan buz kovalarının boyut olarak büyük olanını kendi tezgahınızda bulundurabilir, küçük olanları da serviste misafirlerinize sunabilirsiniz. 3. Buz Maşası: Buz servisi için kullanılmak üzere barınızda bulundurmalısınız. 4. Buz Küreği: Farklı boyları bulunan buz küreğinin kendiniz için uygun olanını alıp shakerınıza buz doldurmak için kullanabilirsiniz. 5. Strainer (Kokteyl Süzgeci): Hazırlanan karşımların bardağa süzülmesinde kullanılır. Hazırladığınız kokteylin kabı ile birlikte strainerı tutarak karışımı bardağa süzebilirsiniz. 6. Shaker: Malzemelerin karışımında çalkalamak için kullanılan bardak formunda kaptır. 7. Mixing Spoon/ Bar Spoon (Kokteyl Karıştırma Kaşığı): Uzun burma saplı ve yaklaşık olarak 2 cl ölçüsünde ve yaklaşık 25 cm uzunluğunda bir bar kaşığıdır. 8. Mixer: Çok hızlı karıştırılması gereken içkilerde, talaş buz ile hazırladığınız içeceklerin karıştırılmasında kullanılır. 9. Dash Bottle (Damlalık): Hazırlayacağınız içeceklerde az miktarda kullanılan maddelerin bulunduğu küçük yuvarlak şişeye Dash Bottle denir. Dash Bottle ağzı ortasından küçük ve ince bir metal boru bulunan mantarlarla kapatılır. Şişe baş aşağı çevrilir ve yeteri kadar silkeleyerek içindeki sıvı kaba aktarılır. Damlalıktan bir silkeleyişte akan sıvı miktarına "dash" denir. 10. Ölçü Kapları ( Jigger): İçki miktarını ölçmek için kullanılır. Jigger daha çok Amerika'da kullanılan bir ölçü kabıdır. Birbirine yapıştırılmış iki bardak şeklinde olan jiggerın bir tarafı tam diğer tarafı yarımdır. Küçük tarafı 2cl, büyük tarafı ise 4 cl sıvı alabilmektedir. Standart ölçüleri 4-2 cl'dir. 11. Tirbuşon: Mantar ve metal kapaklı şişeleri açmak için kullanılan gereçtir.
İstanbul Bilgi Üniversitesi ÇOÇA-Çocuk Çalışmaları Birimi'nin 2015 yılında Kağıthane Mehmet Akif Ersoy Ortaokulundaki Suriyeli çocuklarla yaptığı belgeseli daha yeni izleme fırsatım oldu. Sosyal medya üzerinden rastladığım bu belgeseli paylaşmakta yarar görüyorum.
"İstanbul'da bir devlet okulunda eğitim gören Suriyeli çocuklar, savaşın
hayatlarını nasıl değiştirdiğini, dilini bilmeden geldikleri bu yeni
ülkede hem okulda hem gündelik yaşamda karşılaştıkları sorunları ve
hayal ve özlemlerini anlatıyor."
Bu belgeselde de kamera karşısına İstanbul'da Suriyeli mültecilerin açtığı, Beytü'l Makdis Geçici Eğitim Merkezi'nde çalışan öğretmenler geçiyor ve öğrencilerin eğitim sorunlarını içtenlikle anlatıyorlar.
Her iki belgesel için bol farkındalıklı seyirler diliyorum...
Nigel Warburton'un kaleme aldığı, Sokrates'ten başlayıp Peter Singer'e uzanan, felsefeyi eğlenceli hikayelerle destekleyerek anlatan bu kitabı felsefe meraklılarına şiddetle öneriyorum. Hatta "felsefeyi merak ediyorum ancak okurken çok ağır geliyor" diyenler için çok uygun bir kitap.
"Sophie'nin Dünyası", "Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer", "Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider", "Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu" kitapları da hatrımda olan ve ilginizi çekebilecek kitaplar arasında.
Arthur Schopenhauer okuduktan sonra bu tarz kitaplara küsen biri olarak, yeni bir başlangıç yapmak için aldığım bu kitabı zevkle okudum. Beni etkileyen cümleleri bir kenara not ettim. Sizler için bir kısmını paylaşıyorum. Geri kalanlar kitabın içinde bir yerlerde ve sizin onları okumanızı bekliyor !
"Yaşam ancak ne yaptığınızı düşünürseniz yaşanmaya değer."
"Doğru zamanda doğru duyguları hissetmeniz gerekir, bunlar da sizi doğru davranmaya götürür."
"Hakikati keşfetmenin bir yolu yoksa, endişeye de mahal yoktur."
"Hiçbir şeyin önemli olmadığının farkına varın. Böylece hiçbir şey, ruh halinizi yani iç huzurunuzu bozmayacaktır."
"Arzularınız basitse, onları tatmin etmek kolaylaşır ve ilgilendiğiniz şeylerden keyif almak için zamanınız ve enerjiniz olur."
"Doğumumuzdan önceki onca bin yıl boyunca var olmamakla ilgili endişemiz yoktur. Fakat bu doğruysa, o zaman ölümden sonra var olmayacağımız tüm o sonsuz zamanı neden bu kadar çok düşünüyoruz."
"Başımıza gelen şey çoğu zaman kontrolümüz dışında olsa da, ona ilişkin tutumumuz kontrolümüz dahilindedir."
"Binlerce yılın bakış açısından görebiliyorum seni, binlerce yıl geçmişten ve binlerce yıl gelecekten bakıyorum sana. Kendinden korma duygundan kurtulmanı istiyorum. Daha mutlu ve daha insana yaraşır bir yaşam sürmeni istiyorum. Kasılmış bir beden yerine, canlı, yaşayan bir bedenin olsun istiyorum; çocuklarından nefret etmek yerine onları sevmeni, karına, "evlilik gereği" işkence yapmak yerine onu mutlu etmeni istiyorum" Wilhelm Reich
Özellikle son zamanlarda okunması gereken kitaplardan biri "Dinle Küçük Adam". Ölü duyguları dirilten, üstü örtülen bir takım kavramları gün ışığına çıkaran ve en önemlisi insana kendisini sorgulatan bir eser.
"Küçük büyük adamlar, seni bir simgeye feda ettiler, sense onları seni yönetecek yerlere getirip koydun."
Durum hala aynı.
insanlar,
amaçlar,
idealler,
açlıkları aynı, hala değişmediler.
Süslü sözler aynı,
vaatleri,
ortaya konulan değerler hala değişmediler !
Savaşlar aynı,
direnişler aynı,
yoksulluğu hala değiştiremediler !
Düşünceler aynı,
icraat aynı,
zihinleri hala değişmediler !
" İşte bu yüzden senden korkuyorum, küçük adam, çok korkuyorum. Çünkü insanlığın geleceği senin ellerinde."
İrlandalı şarkıcı Damien Rice, 7 Aralık 1973'te doğdu. Kariyerine 90lı yıllarda rock müzik grubu Juniper ile başlamış, iki albüm çıkardıktan sonra gruptan ayrılıp solo kariyerine başlamıştır.
Damien Rice'in diğer şarkıları:
9 Crimes, Accidantal Babies, All Dressed Up, Amie, Baby Sister, Back to Beginning, Be My Husband, Boring Afternoon, Bottom Shelf, Canonball, Cheers Darlin', Childish, Coconut Skins, Cold Water, Cross-Eyed Bear, Delicate, Dogs, Don't Explain, Elephant, Eskimo, Everything You're Not Supposed To Be, Face, Green Eyes, Grey Room, Groovin', I Don't Want To Change You, I Remember, Insane, La Professor & La Fille Danse, Lonelily, Lonely Soldier, Love Hurts, Me, Moody Monday, Nine Crimes, Older Chests, Prague, Rootless Tree, Sand, Silent Night, Sleep Don't Weep, The Animals Were Gone, The Blower's Daughter, The Power Of Orange Knickers, The Professor, The Rat Within The Grain, The Weatherman, Then Go, Toffee Pop, Tongue, Unplayed Piano, Volcano, When Doves Cry, Woman Like A Man, Wooden Horse
Farklı yaşlarda tekrar tekrar okunması gereken bir kitap Küçük Prens. Unutulan çocukluğu, saflığı ve hayalleri hatırlatan, bunları yaparken biraz hüzünlendirip biraz umutlandıran, boa yılanının yuttuğu fili göremeyen büyük çocuklara yazılmış bir kitap...
Bu kadar etkileyici şeyler yazan bir yazarı tanımamız gerektiğini düşünüyorum.
(Küçük Prens ve Exupéry'nin resmi Fransa'da 50 franklık banknotların üzerine basılmış. Sol üst tarafta Boa yılanının yuttuğu fili de görebilirsiniz.)
Kitabın yazarı Antonie de Saint Exupéry, erken yaşta (4 yaşında) babasını kaybettikten sonra ailesi giderek yoksullaşmış. Çoğu çocuğun fırsat bulup yapamadığı bir şeyi yapıp 12 yaşında bir pilotla birlikte ilk uçuşunu gerçekleştirmiş. Pilot olmayı çok istediği halde annesini kıramayıp denizcilik okuluna kaydolmuş.
Küçük Prens kitabını okuyanlar bilir, insanın içinde örtülü kalmış bir takım duyguları uyandıran bir dinamikle yazılmıştır kitap. Belki de Exupéry zamanında çok istediği şeylerden vazgeçmek zorunda kaldığı için bu kadar etkili yazabilmiş ya da hayallerine tutunup onları geri alabildiği için.
Exupéry bir pilottu ve pilot olarak belki de en sevdiği oyuncağının içinde öldü. Görevi nedeniyle Alman ordularının hareketini havadan izlerken 31 Temmuz 1944'te uçağı vurularak Marsilya açıklarında denize düştü. Uçağın enkazı olaydan 56 yıl sonra balıkçılar tarafından bulundu.
Exupéry'nin hayatına şöyle bir göz attığınızda okuduğunuz kitap size daha anlamlı gelecek ve belki de hayatındaki kırılma noktalarını daha net göreceksiniz.
Küçük Prens'in dediği gibi "Büyüklere her şeyi açıklamak gerekir zaten!"